Nursen Bilgin Kadayıfçıoğlu

  • Nursen Bilgin Kadayıfçıoğlu6 Hikaye


    Beni takip edin:

    İç Hastalıkları Uzma­nı ve iki çocuk annes­iyim

    2010 yılında ­İFSAK ile başlayan fo­toğraf yolculuğum, 20­15 yılında katıldığım­ Galata fotoğrafhanes­i ile yeni bir boyut­ kazandı. Belgesel fotoğrafçılık, foto-hi­kaye, kavramsal foto­ğraf ve sokak fotoğr­afçılığı ile ilgili ç­alışmalar yapmaktayım­.

    Yayındaki proje­lerim: Aramak, Olta­nın Beri Tarafı, İst­anbul Sokaklarında Kı­ş Yaşamı(Lens Cultu­re ve Ajans Tabloid)

Bana göre başka birisine verebileceğiniz en iyi şey; sevgi

Bana göre başka birisine verebileceğiniz en iyi şey; sevgi. Kanada'ya 11 yıl önce gerçek aşkı bulmak, içinde yetiştiğim gibi sevgi dolu bir aile kurmak ümidiyle taşındım. Siz de takdir edersiniz ki bir gay için bu isteği Çin'de gerçekleştirebilmek çok zor.

Büyük bir ailede büyüdüm. Küçük köyümüzün dışındaki koca dünyayı görebilmek için tek çarem üniversiteye gitmekti. Babam, kendisi gibi doktor olmamı istiyordu fakat ben daha teknik dallarla ilgileniyordum. İkinci sınıf bir üniversitede Uluslararası İşletme okuduktan sonra yüksek lisansımı Çin'in en iyi üniversitelerinden birinde yaptım ve sonunda amacıma ulaşıp, istediğim başarıyı yakaladım. 

Kanada'ya taşındıktan sonra, şansımın da yardımıyla bir arkadaş bulma sitesinde Normand ile tanıştım. Çıkmaya başladıktan sonra ilişkimizin aşka dönüşmesi uzun sürmedi. Dört yıl önce evlendik ve şu anda her zaman istediğim sevgi dolu aileyi kurmaya her zamankinden daha yakınız. Bizim için birisi Normand'ın birisi de benim genlerime sahip iki bebeği doğuracak bir taşıyıcı anne bulduk. Çocuklarımızı koşulsuz bir sevgiyle büyütmek için sabırsızlanıyoruz.

Çok şey borçlu olduğum ailemi ziyaret edebilmek için Çin'e sık sık gidiyorum. Yalnız burada insanların beni devamlı maddi başarı baskısı altına almasından çok yoruldum: "Ne kadar para kazanıyorsun?", "Araban ne marka?", "Kaç tane evin var?"

Kanada kendim olabildiğim, param veya toplumsal konumumla değil gerçekten olduğum kişi olarak değer gördüğüm tek yer.

Martin Ding
Vancouver BC, Kanada, 17 Ağustos 2018

Bu fotoğraf ve hikayesi "İnsan Hikayeleri Projesi" fotoğrafçılarına aittir. Paylaşmak ve alıntı yapmak isterseniz, ilgili bağlantıyı ve #insanhikayeleri #humanstories etiketlerini kullanmanızı rica ederiz.

Daha fazla hikaye için bizi Facebook ve Instagram hesaplarımızdan takip edin.

Bu fotoğraf ve hikayesi "İnsan Hikayeleri Projesi" fotoğrafçılarına aittir. Paylaşmak ve alıntı yapmak isterseniz, ilgili bağlantıyı ve #insanhikayeleri #humanstories etiketlerini kullanmanızı rica ederiz.

Devamı
Korkuyu tanıyorum
Hatay

Korkuyu tanıyorum

Kenya'da "Canadian Crossroads International" organizasyonu ile gönüllü öğretmenlik yapmak başka hiçbir türlü edinemeyeceğim tecrübeleri bana yaşatarak, dünyaya bakışımı tamamiyle değiştirdi.

Öğretmenlik yaptığım zamanlar hariç günlerim elektrik olmadan nasıl yemek pişireceğimi, günlük sadece bir sürahi dolusu suyla bir gün süresince nasıl banyo yapacağımı, diş fırçalayacağımı, çamaşır ve bulaşık yıkayacağımı çözmekle geçiyordu. Bir gazyağı lambasının verdiği ışıkta aileme ağlamaklı mektuplar yazarken benim için önemli olan şeyler gittikçe Maslow’un tezini kanıtlar olmuştu; yemek, barınacak bir yer, sağlık ve sosyal ilişkiler.

Bütün bunlardan daha çarpıcı olan şey ise kendimi aynada bu yolculuğu yapmış olarak görmemdi. Evimden, ailemden, tanıdığım, alışık olduğum çevreden uzakta bütün dünyayı sadece 22 yaşındayken dolaştım. Daha önce hiç tanımadığım korkuların, karanlıkların ve yalnızlığın gözlerinin içine baktım ve bütün bunlara rağmen Nairobi'nin kalabalık caddelerinde bana uzanan eller arasında ustaca dolaştım, bir matutu'nun içinde otabanda çılgınca bir hızla seyrettim, sonradan arkadaş olan yabancılarla tuzda pişirilmiş keçi eti yedim. Daha ne olabilirdi!

Yeni edindiğim içgörülerim ve cesaretim beni sosyal hizmetler alanında toplumsal eşitsizlikleri gidermek ve toplumsal adaleti sağlamaya yardımcı olmak amacıyla bir kariyer planı yapmaya itti.

Yaşadığım bu deneyimlerden sonra, daha önce hiç düşünemeyeceğim bir şekilde, daha cesur, daha güçlü ve daha akıllıyım. Artık korkunun tadını, kokusunu, nasıl hissettirdiğini ve bu hissi yaşamama rağmen onunla nasıl başa çıkabileceğimi biliyorum.

Amber Hitchen
Vancouver BC, Kanada, 28 Ağustos 2018

Daha fazla hikaye için bizi Facebook ve Instagram hesaplarımızdan takip edin.

Bu fotoğraf ve hikayesi "İnsan Hikayeleri Projesi" fotoğrafçılarına aittir. Paylaşmak ve alıntı yapmak isterseniz, ilgili bağlantıyı ve #insanhikayeleri #humanstories etiketlerini kullanmanızı rica ederiz.

Devamı
“Yapabileceğiniz onca iş varken, siz neden duruyorsunuz?”

Üçüncü çocuğum Ali Şafak‘a hamile olduğumu öğrendiğimde karar vermiştim, çok sevdiğim biyoloji öğretmenliği görevime ara verecek, onu kendim büyütecektim.

Öğretmenlikten ayrılıp madeni yağ şirketi ile ticarete atılan eşim nedeniyle bu isteğimi gerçekleştirebildim. Oğlumuz iki yaşını bitirdiğinde, özlediğim işime dönmek istedim. Eşim Fikret “yeni bir dönemden geçiyoruz, yardımına ihtiyacım var dükkanda” dedi. Böylece madeni yağ dükkanına gelip gitmeye başladım. Önce çalışma ortamını iyileştirmeye, beden ve ruh sağlığına uygun hale getirmeye koyuldum. Sonra hesap kitap işlerini öğrendim. Zamanla büyüdük, akaryakıt istasyonlarımız oldu. Mersin’den İstanbul’a taşındık. İstasyonlarımızın sayısı 17’yi bulmuştu. 1992 yılında akaryakıt dağıtım şirketi OPET’i kurduk. Bütün iş yerlerimizde çalışma koşullarının uygunluğu, çalışanların mutluluğu önceliğimizdi.

İstasyonların ve tuvaletlerinin temizliği, engellilerin kullanımına uygunluğu ve müşteri memnuniyetinden, yarattığımız çevre kirliliğine varan çok kapsamlı bir süreci seçtim, OPET’in sosyal sorumluluk projelerinden sorumlu yönetim kurulu üyesi oldum.

Temiz Tuvalet, Yeşil Yol, Örnek Köy, Trafik Dedektifleri, Çanakkale ve Truva Tarihe Saygı Projelerimizin tümü devamlılığı olan projeler. Nedeni halkla buluşup insanlarda davranış değişikliğine yol açarak sosyal fayda düzeyine ulaşmış olması.

Sürdürebilirlikle ilgili dünyada altın madalya almış ve Harvard Üniversitesi'nde “case“ olarak okutulmakta olan projelerimiz var

68 yaşındayım. Kocama, ilk tanıştığımız üniversite yıllarındaki kadar aşığım. İki oğlumuz, bir kızımız, dört de torunumuz var. Şiirler, bazı dergiler için gezi yazıları, makaleler yazıyorum, fotoğraf çekiyorum.

“Neden bu kadar koşturma? Dur, dinlen artık !” diyenler oluyor. Onlara diyorum ki “yapabileceğiniz onca iş varken , siz neden duruyorsunuz?” Varlığımızla bir şeyleri olumlu yönde değiştiremiyorsak, neden yaşıyoruz?

Nurten Öztürk, OPET Petrolcülük Kurucu ve Sosyal Sorumluluk Projelerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi
İstanbul, 2 Ekim 2018

Daha fazla hikaye için bizi Facebook ve Instagram hesaplarımızdan takip edin.

Bu fotoğraf ve hikayesi insanhikayeleri.com.tr’ye aittir. Paylaşmak ve alıntı yapmak isterseniz, ilgili bağlantıyı ve #insanhikayeleri #humanstories etiketlerini kullanmanızı rica ederiz.

Devamı
Bu bizim yaşamımız ve onu istediğimiz gibi yaşamak elimizde

Güney’de Rio de Grande’nin kırsalında çiftçilikle geçiniyor ailem. Doğa sporları, dağcılık, rafting gibi aktiviteleri severim. 18 yaşında zorunlu askerliğe başladığımda, bu aktivitelere devam edebilmek amacıyla orduda kalmaya karar verdim.

Ülkedeki siyasi yapı, polis teşkilatının işini de askerlere yaptırınca, görevimiz tehlikeli hale geldi. Orduya ayrılan ödenek azaldıkça, sevdiğim aktiviteler de azaldı. Haftada bir kez paraşütle atlıyorduk, iki üç ayda bir yapılmaya başladı. Ücretler de düştü.

Bir arkadaşlık sitesinde Rita ile tanıştık, aşık olduk. O’nun beni anlayan tek kişi olduğunu düşünüyordum, Rita’dan aldığım cesaretle askerliği bıraktım. Arjantin, Peru, Şili, Paraguay 22 günlük bir seyahate çıktık.

Gezi dönüşü evlendik. Bazı ofis işleri yapıyor, keyif almıyordum. Bir yandan Rita ile tatil planları yapıyorduk. Yılda bir ay iznimiz vardı. Her yıl uzak ülkelere gidiş dönüş, yol paraları çok pahalıydı. Çin’e git-dön, Hindistan ‘a git dön, Türkiye’ye git dön vs. Bunun yerine yola çıkıp, bütün dünyayı dolaşıp dönmek daha ekonomik olacaktı. Couchsurfing sistemiyle hem evine konuk kabul edebiliyor, hem de başkalarının evinde kalabiliyorsun. Araştırma yaptık, organizasyonları yapıp, işlerimizden istifa ettik, yola çıktık. Kuzey Amerika, Kanada, Asya, Avrupa ülkeleri...

Harika yerler görüyor, yeni insanlar tanıyor, dost oluyoruz. Askerlik eğitimi almış olmanın çok yararını gördüm. Bazen günlerce sadece doğanın bize sunduklarıyla yetiniyoruz. Dayanıklılık, planlı olmak gibi meziyetler kazandırmıştı askerlik.

Gezilerimizin anılarını blogda yayınlıyoruz. Reklam almaya bile başladık. Gezmeye başlayalı 1 yıl 3 ay oldu. 2 yıla tamamlayacağız. Türkiye’nin Ege sahillerini o kadar çok sevdik ki, gezmeye ara verip bir süreliğine dinlenme kararı aldık.
Bu yolculukta karşılaştığımız olaylar, insanlar kendimize olan güvenimizi artırırken, gelecek kaygılarımızı azalttı. Bu bizim yaşamımız ve onu istediğimiz gibi yaşamak elimizde. Bunu yapabilecek gücümüz var.

Gerekli olan tek şey cesaret...

Gustavo Amaral, Rio, Brezilya
Milas, Muğla, 04 Ağustos 2018

Daha fazla hikaye için bizi Facebook ve Instagram hesaplarımızdan takip edin.

Bu fotoğraf ve hikayesi insanhikayeleri.com.tr’ye aittir. Paylaşmak ve alıntı yapmak isterseniz, ilgili bağlantıyı ve #insanhikayeleri #humanstories etiketlerini kullanmanızı rica ederiz.

Devamı
Ben insan ve sevgi biriktiriyorum

Hayatımın dönüm noktası hasta kayınvalideme bakmak için geldiğim 1 Mayıs mahallesinde yaşadıklarım oldu. Kocasından para istediği için dayak yemiş bir komşuya ‘sen de çalış, kazan, para isteme’ diye öğüt verdiğimde ‘çocuğa kim bakacak?’ yanıtını aldım ve içgüdüsel ‘ben bakarım’ dedim. Bu kadınlar, çocuklar giderek çoğaldılar. Bir mimar arkadaşımdan bize kreş yapmasını istedim, bir başka arkadaşımdan içini donatmasını. Kadınların ağırlıkta olduğu bu dayanışma ağı giderek büyüdü. Atlas Yardımlaşma Derneği doğdu. Birlikte ne kadar güçlü olduğumuzu gördük. Öyle hikayelerle karşılaşıyorum ki insan olduğuma utanıyorum. Ama onların yaralarını sarıp yeniden doğduklarını görmek , benim en büyük mutluluğum.

Herkes para biriktirir, ben insan ve sevgi biriktiriyorum. İşsizlere iş, evsizlere yuva bulmak, tedavi imkanı bulamayanları tedavi ettirmek, okuyamayanları okutmak, şiddet mağdurlarına avukat bulmak, aklınıza gelen, gelmeyen her konuda çare olmaya çalışıyoruz. Biz bir köprüyüz yardım etmeye gücü yeten, isteyen ile yardıma ihtiyacı olan arasında.İstanbul Üniversitesinde Sosyal Antropoloji okudum. 1 yaşında geçirdiğim çocuk felci nedeniyle ortopedik özürüm var ancak hiç bir zaman engel yapmadım kendime. Yıllarca Dünya Gazetesi’nde çalıştım. İki kez evlendim. Anne olamadım, şimdi yüzlerce çocuğum var. Bir çok ödül aldım ancak en önemlisi gurur duyarak ve gözlerimde yaşlarla aldığım ‘Yılın Annesi’ ödülüdür.

Ferda Altıntaş, Sosyal Antropolog, Atlas Yardımlaşma Derneği Kurucusu
İstanbul, 01 Mayıs 2018

Daha fazla hikaye için bizi Facebook ve Instagram hesaplarımızdan takip edin.

Bu fotoğraf ve hikayesi insanhikayeleri.com.tr’ye aittir. Paylaşmak ve alıntı yapmak isterseniz, ilgili bağlantıyı ve #insanhikayeleri #humanstories etiketlerini kullanmanızı rica ederiz.

 

Devamı
Ağaçlar konuşmaya devam ediyor benimle

Silaha meraklıydım ben de çoğu arkadaşım gibi çocukluk ve ilk gençliğimde. Onlar avcılığı severlerdi, ben ağaç kabuklarından silah yapmayı. Birlikte ormana giderdik, köpekler onlardan çok benimle olmak isterlerdi, neden dersen, ben incitmem çünkü canlıları... Onlar ellerinde av ile dönerlerdi ben ağaç ve ağaç kabuklarıyla. Ormanda gördüğüm ağaçları bir şeylere benzetirdim, kağıda dökerdim çizgilerimle. Resim dersinde kimse geçemezdi beni. Bana kalsa başka bir şey yapmazdım. Ama hayat öyle olmadı. Aşçı oğlu olan ben de kuşaklardır ekmek teknemiz olan aşçılığı yapmak zorundaydım. 17 yaşımda gurbete gittim çalışmaya. Önce Ankara, sonra İstanbul. Çeşitli şirketlerde aşçılık yaptım. Bu arada evlenip çoluk çocuğa karıştım. İki oğlum, bir kızım oldu. 

Köyümün ve ormanın hasretine daha fazla dayanamayıp 58 yaşımda emekli oldum. Eşimle köydeki baba evini, yaşanır hale getirip yerleştik buraya.

Ağaçlar yeniden konuşmaya başladılar benimle. Bazen bir uçak, bazen de gemi, araba, değirmen, motosiklet oluyorlar elimde. Boğaz köprüsü bile oldular.

Köyün köpekleriyle  ormana gidiyoruz birlikte. O kadar dalıyorum ki ağaçlarla oyalanırken bir bakıyorum bir domuz, bir ayı, karaca ya da tilki yanı başımda. Köpekler onları kovalarken ben işime devam ediyorum. 

Iskarpela, törpü ve keserden ibaret bütün takımım. Seri üretime geçmem için torna vs. hediye etmek isteyenler, yaptıklarımı satın almak isteyenler soruyorlar “değeri nedir “ diye. “Gerçeğiyle aynı değerdedir, benim için. Ama yine de satmam“ diyorum. Sadece bir adet yapıyorum, başka eşi olmuyor.

Son çalışmam olan arabayı 6 ayda yaptım. 70 yaşıma geldim artık, “bu bitsin başka yapmayacağım“ diyorum bazen. Ama ağaçlar konuşmaya devam ediyor...

Ziya Kılınç
Arak köyü, Mengen, 05 Temmuz 2018

Daha fazla hikaye için bizi Facebook ve Instagram hesaplarımızdan takip edin.

Bu fotoğraf ve hikayesi insanhikayeleri.com.tr’ye aittir. Paylaşmak ve alıntı yapmak isterseniz, ilgili bağlantıyı ve #insanhikayeleri #humanstories etiketlerini kullanmanızı rica ederiz.

 

Devamı